Cumhurbaşkanına hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu madde 299'da düzenlenmiştir. Devlete karşı işlenen suçlar bölümünde yer almaktadır. Bu suçtan dava açılabilmesi için Adalet Bakanlığı'ndan izin alınması gerekmektedir.



Hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu madde 125'te düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanına hakaret suçu, hakaret suçlarından ayrıca olarak Türk Ceza Kanunu madde 299'da düzenlenmiştir.

TCK madde 125'te "Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kiş, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır." denilmektedir. 

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunun Cezası

Cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu Madde 299'a göre;

"Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Suçun alenen işlenmesi halinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.

Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır."

Söz konusu madde hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere Cumhurbaşkanına hakaret suçunda basit hakaret suçuna nazaran daha yüksek bir cezaya hükmedilmektedir. Bu durum da Cumhurbaşkanının Devleti temsil etme yetkisinin öneminden kaynaklanmaktadır.

Ayrıca yine kanun hükmünde de açıkça belirtildiği üzere kovuşturma işlemlerinin başlayabilmesi için Adalet Bakanlığı'nın onayı gerekmektedir.

Yukarıdaki açıklamalarda da görüleceği üzere Cumhurbaşkanına hakaret suçu önem arz eden bir suç olduğundan basit hakaret suçuna göre serbest bırakılma olasılığı azalmaktadır. Yani mahkemece kişinin tutuklanmasına karar verilme olasılığı oldukça yüksektir.


İnternet Yoluyla Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu

Cumhurbaşkanına hakaret suçu günümüzde teknolojinin ve sosyal medyanın çok daha fazla kullanılması sebebiyle internet aracılığıyla da işlenmektedir. Bu suç çoğunlukla Facebook, Twitter, İnstagram gibi yoğun kullanılan sosyal medya uygulamaları aracılığıyla işlenmektedir. Bu durumda Cumhurbaşkanına hakaret suçu alenen işlenmiş sayılacağından sanığa verilecek ceza da artırılacaktır. 


Cumhurbaşkanına Hakaret Yargıtay Kararları

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

1-Sanığın facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde kendisine ait hesap üzerinden Cumhurbaşkanı ve Başbakanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte galiz ifadelerle hakaret içeren paylaşımlarının Cumhurbaşkanına ve kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret suçlarının ayrı ayrı oluştuğu gözetilmeden yazılı şekilde tek suç kabul edilerek TCK 43/2-1.maddesi ile arttırım yapılması,

2-Katılanlar vekillerinin hüküm verildikten sonra 02.08.2016 ve 18.08.2016 tarihli dilekçeleri ile davadan feragat etmiş olmaları karşısında, katılma kararları hükümsüz kaldığından vekalet ücretine hükmedilmemesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi. (T.C YARGITAY 16.Ceza Dairesi 2017/3244 E. )


06.02.2015 tarihinde, Cumhurbaşkanı ...'ın Bursa İline gerçekleştirdiği ziyaret esnasında, Bursa Şehir Kütüphanesi önünde toplanarak Cumhurbaşkanı ...'ı da hedef alacak şekilde “hırsız-katil...” şeklinde slogan atan sanıkların eylemlerinin;

Yukarıdaki açıklamalarda nazara alındığında çerçevesi çizilen düşünceyi açıklama, yayma hürriyeti ve eleştiri sınırlarını aşan, şeref ve itibarı ihlal edici nitelikte olduğunun belirlenmesi karşısında, bu ifadelerin düşünce özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmesinin mümkün olmadığı ve somut olayda Cumhurbaşkanına hakaret suçunun yasal unsurlarının oluştuğu tüm dosya kapsamından anlaşılmakla;

mahkemece sanıkların mahkumiyetleri yerine “sanıkların eylemlerinin Anayasa tarafından güvence altına alınmış, düşünceyi açıklama ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı” gerekçe gösterilerek haklarında beraat hükmü kurulmasında, İsabet görülmediğinden, anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi uygun görülmüştür. (T.C YARGITAY 16.Ceza Dairesi 2018/2102 E. )


Cumhurbaşkanına yapılan hakaretin ifade özgürlüğü kapsamında kabul edilip edilmediği;
"Günlük yayın yapan gazetede ".... KANLI PLANI" şeklindeki haberle ilgili olarak sanık tarafından yapılan yoruma ilişkin yazı bir bütün halinde değerlendirildiğinde ağır eleştiri mahiyetinde olduğu, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden sanığın atılı suçtan beraati yerine yazılı gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekir." demiştir.

T.C. Anayasasının 104/1 maddesine göre, Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder. Bu nedenledir ki Cumhurbaşkanına hakaret suçu, kişilere ve şerefe karşı suçlar içerisinde değil Devlete karşı işlenmiş suçlar bölümünde düzenlenerek Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının korunması amaçlanmıştır.

Devlete karşı işlenen suçlardan bir kısmının gerçek mağdurunun makamı temsil eden gerçek kişi olmakla birlikte, devlete ilişkin hukuki yararın korunması, kişiye nazaran daha üstün tutulmuştur.

Suç doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı olan kişiye karşı işlenmekte ise de, suçla korunan ve bu nedenle ihlal edilen hukuki değer devletin siyasal iktidar yapısıdır. (Özek, Siyasi İktidar Düzeni ve Fonksiyonları Aleyhine Cürümler, İst 1967 s. 10)

Ceza himayesinin konusu Devlet kuvvetlerinin korunmasıdır. (Faruk Erem, Türkiye Barolar Birliği Dergisi 1991/1, Manzini V trattato di diritto penale İtaliano, IV (Torino,1926 s. 198)

Suçun faili herkes olabilir. Cumhurbaşkanlığı sıfatı seçimle değil andiçmeyle başlar. Suçun görevin devamı sırasında işlenmesi gereklidir. (CGK 02.04.1990 tarih 84/106 sy karar)

Hakaret, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle; onur, şeref ve saygınlığa saldırmasıdır. Eylemin yüze karşı ya da yoklukta işlenmesi arasında fark yoktur. Gıyapta hakaretin varlığı için belirli sayıda kişiyle ihtilat öğesi aranmadığından, failin bir kişinin duyabileceği şekilde yoklukta hakaret etmesi halinde suç oluşur. (Yaşar-Gökçan-Artuç, TCK.6.cilt, 2.baskı s. 8628)

Serbest hareketli suç olup, sözler, imalı şarkılar, yazı, çizim, resim, nefreti gösteren hareketler ve bunun gibi davranışlarla işlenebilir. Aynı şekilde, telefonla, mektupla, basın yayın araçları veya medya yoluyla diğer iletişim araçlarıyla gerçekleştirilmesi de olanaklıdır. (CGK. 13.4.1999, 9-50/61 sayılı karar)

Manevi unsur genel kasttır. Mağdurun sıfatı bilinerek hareket edilmelidir. Saikin siyasi olması şart değildir. Cumhurbaşkanlığı sıfat veya vazifesiyle alakalı saike de lüzum yoktur. (Erem, Adı geçen makale)

Hakaret suçları ifade özgürlüğünü sınırlayan hallerden bir tanesidir. Doğal haklardan kabul edilen ifade hürriyeti, çoğulcu demokrasilerde vazgeçilmez ve devredilmez bir niteliğe sahiptir. İfade hürriyeti insanın özgürce fikirler edinebilme, edindiği fikir ve kanaatlerinden dolayı kınanmama, bunları meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve özgürlüğüdür. Temel hak ve özgürlüklerden olan bu hak birçok uluslararası belgeye anayasa ve yasalara konu oluşturmuştur.

Avrupa İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 19. maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10/1. maddesinde, T.C. Anayasasının 25 ve 26. maddelerinde ifade özgürlüğüne yer verilmiş olup, birbirlerine benzer şekilde; “Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve Ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve verme özgürlüğünü de içerir.” biçiminde ifade edilmiştir.

Ancak; ifade hürriyetinin sonsuz ve sınırsız olmadığı kısıtlıda olsa sınırlandırılmasının gerekeceği uluslararası ve ulusal alanda normlara konu edilmiştir.

Bu cümleden olarak uluslararası alanda İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 10/2. maddesinde; “kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, gerekli tedbirler niteliğinde olarak ... başkalarının şöhret ve haklarının korunması ... için yasayla öngörülen bazı merasime, koşullara sınırlamalar veya yaptırımlara bağlanabilir.” Anayasanın 26/2. maddesinde “Bu hürriyetlerin kullanılması ... başkalarının şöhret veya haklarının ... korunması amaçlarıyla sınırlanabilir.”

T.C. Anayasası ve Uluslararası mevzuat birlikte değerlendirildiğinde; hürriyetlerin demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak; Ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü, Kamu güvenliği ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması gizli kalması gereken haberlerin yayılmasına engel olunması veya yargı gücünün otorite veya tarafsızlığının korunması için Kanunla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlama ve yaptırımlara tabi tutulacağı anlaşılmaktadır. Ancak, ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemelerin dar yorumlanması gerektiği, sınırlandırma için önemli bir toplumsal ihtiyaç veya zorunluluğun bulunması, bu sınırlandırmanın meşru bir amacı gerçekleştirmek için yapılması, sınırlandırmada aşırıya gidilmemesi ve her halükarda gelişini zedelemeyecek ölçüde yapılması görüşü genel bir kabul görmüştür.

Özet olarak sınırlama veya müdahale için; yasal bir düzenleme, sınırlamanın meşru bir amacı ve nedenlerinin bulunması, sınırlamanın meşru amaçla orantılı ve önlemin demokratik toplum bakımından zorunlu olması gerekmektedir.

Demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden birini ve toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade hürriyeti sadece kabul gören veya zararsız veya kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir. Bunlar demokratik bir toplumun olmazsa olmaz tolerans ve hoşgörüsünün gerekleridir. (Tezcan, Erdem Sancaktar, Türkiye'nin İnsan Hakları sorunu 2. baskı s. 462)

Ne var ki; iftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, müstehcen içerikli söz, yazı, resim ve açıklamalar, savaş kışkırtıcılığı, hukuk düzeni cebir yoluyla değiştirmeye yönelen, nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve şiddet yaratmaya yönelik bulunan ifadeler ise düşünce özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmemekte, suç sayılmak suretiyle ceza yaptırımlarına bağlanmaktadır.

Bu doğrultuda Cumhurbaşkanına hakaret suçları da 5237 sayılı TCK 299. maddesinde yaptırıma bağlanmıştır. Suçun koruduğu hukuki yarar yukarıda da izah edildiği üzere Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığıdır. Bu suçun oluşumu için “Onun sosyal değeri konusunda kendisinin veya toplumun düşünce veya duyguları sarsıcı fiil veya sıfatlar isnat veya izafe edilmelidir. Ne tür hareketlerin şeref ve itibari ihlal edici olduğu, toplumda hakim olan ortalama düşünüş ve anlayışa göre belirlenmelidir, bunun tayininde ölçü bireyin özel duyarlılığı değildir. Bu itibarla basit bir saygısızlık hakaret ve sövme olarak nitelendirilemez” (Erman, hakaret ve sövme suçları s. 80 vd)

Bir eylemin hukuk düzeni tarafından cezalandırılması ancak onu hukuka uygun kılan diğer bir anlatımla hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir nedenin bulunmamasına bağlıdır. İfade hürriyeti, basın özgürlüğü gibi bir hakkın kullanmasına ilişkin hukuka uygunluk nedenleri mevcut ise, hukuk düzeni tarafından kişi cezalandırılmayacaktır. Ancak, eleştiri hak ve görevi kötüye kullanmamalı, yazıda küçültücü, incitici, abartılı sözlerden kaçınılmalıdır. Sayılan öğelerden birinin olması halinde haber verme ve eleştiri hakkından söz edilmeyecek, eylem hukuka aykırı olacaktır.

Siyasiler, üst düzey bürokratlar ile kamuya mal olmuş kişiler, diğer insanlara nazaran ağır eleştirilere daha fazla katlanmak zorunda oldukları demokratik toplumlarda geniş bir kabul görmüştür. Ancak eleştiri kırıcı, şok edici ya da rahatsız edici olsa bile hakarete varmamalıdır, zira hiçbir kimse hakarete katlanmak zorunda değildir. İfade hürriyeti bakımından eleştiri ile hakaret arasındaki ince çizgi toplumda hakim olan ortalama düşünüş ve anlayışa göre, kişilerin ifade hürriyeti ile mağdurun birey olarak onur ve şerefi arasındaki denge de gözetilmek suretiyle hakim tarafından belirlenmelidir. Kaba sövme hiçbir koşulda eleştiri olarak kabul edilmemelidir. Türk toplumunun önemli bir kesiminin kendilerini siyasi liderlerle özdeşleştirdiği bu kişiler yapılan ve kamuya yansıyan hakaretlerin kendilerine yapılmış gibi tepkilere sebebiyet verip toplumdaki kutuplaşmayı artırdığı, adi olaylarda dahi birçok öldürme ve nitelikli yaralama ile sona eren eylemlerin başlangıcında hakaret ve sövme fiillerinin olduğu gözetildiğinde, bu fiillerin yaptırımsız bırakılmasının demokratik toplum düzenini bozacağı gözden uzak tutulmamalıdır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Günlük yayın yapan ... Gazetesinin 29.07.2015 tarihli nüshasının 1-9. sayfasında "... KANLI PLANI" şeklindeki haberle ilgili olarak sanık tarafından yapılan yoruma ilişkin yazı bir bütün halinde değerlendirildiğinde ağır eleştiri mahiyetinde olduğu, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden sanığın atılı suçtan beraati yerine yazılı gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi,

2- Kabul ve uygulamaya göre de;

Adli para cezalarının yerine getirilmemesi halinde 6545 sayılı Kanunla değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi uyarınca infaz aşamasında re'sen uygulama yapılabileceğinden, hüküm fıkrasındaki TCK'nın 52/4. maddesi gereğince yapılan ihtarat sonuca etkili görülmemiştir.

Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 21.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/7431 E.) 


Cumhurbaşkanına hakaret suçlaması ile karşılaştığınızda iyi bir ceza avukatı ile iletişime geçerek haklarınızı savunabilirsiniz.

"Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu ve Cezası" adlı makalenin tüm hakları yazarı Av. Eda Yıldırım İlhan'a aittir ve makale, yazarı tarafından (http://www.edayildirimilhan.av.tr) internet sitesinde yayınlanmıştır. Söz konusu bu makalenin bütünü yazarının izni olmaksızın çoğaltılamaz, Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun olarak makaleye atıf yapılmak suretiyle alıntı yapılabilir.

    Makalelere Göz Atın

Avukat Eda Yıldırım İlhan

Eskişehir'de ticaret, şirketler ve sözleşmeler hukuku, iş ve sosyal güvenlik hukuku, aile hukuku, miras hukuku, sigorta hukuku, gayrimenkul hukuku, icra ve iflas hukuku, idare ve vergi hukuku, tüketici hakları hukuku alanlarında şahıs ve şirketlere kurumsal olarak avukatlık ve danışmanlık hizmeti vermektedir.


Yayınlama